Özellikle son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde Donald Trump yönetimi, “Komşunu fakirleştir, kendini zengin et.” stratejisini benimseyerek ulusal ekonomik yapılanma altında, dünya çapındaki ticari döngüyü etkisi altına almayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda Trump yönetimi Amerikan ekonomisini yeniden güçlü hale getirmek için korumacı politikalara yönelmiştir. Bu kapsamda Donald Trump yönetimi, önce Trans Pasifik Ortaklığı’ndan çekilmiş sonrasında NAFTA’nın ABD lehine güncellenmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca ulusal güvenliğe tehdit gerekçesiyle, alüminyuma, çeliğe, otomobil ve oto parçalarına ilave vergiler getirmiştir. ABD’nin bu yaklaşımlarına karşılık olarak, Kanada, Meksika, AB ülkeleri, Japonya, Türkiye, Hindistan gibi ülkeler de ABD menşeli ürünlere benzer bir şekilde ilave vergi getirerek uygulamaya koymuştur. Dünya ticaretinde önemli rol oynayan ABD’nin başta Çin olmak üzere diğer ülkelere karşı da uyguladığı korumacı politikalarının küresel ekonomiye etkisinin değerlendirilmesi ve Türkiye’nin olası ticaret savaşlarına karşı stratejileri makalemizin konusunu oluşturmaktadır.
Ülkemizdeki artan nüfus, sanayileşme, yapılaşma, turizm ve kentsel dönüşüm projeleri, şehirlerin daha da büyümesine sebep olmaktadır. Bu durum, şehirleri daha düzenli ve planlı bir şekilde geliştirmeye sevk etmekte ve daha fazla kamu kaynağının harcanmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda kamunun yaptığı yatırımlar, imar planı değişiklikleri vs. gibi dış faktörler dolayısıyla kişilerin mülklerinde meydana gelen rantın vergilendirilmesi çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır.